IFC’den yapılan açıklamada, kurumun sağlayacağı 75 milyon avroluk finansmanın Ülker Bisküvi’nin İstanbul ve Kocaeli’deki fabrikalarında depreme dayanıklılık ve enerji verimliliğini artırma hususlarında iyileştirmelere olanak sağlayacağı kaydedildi.
Fonun, Ülker’in Kazakistan’daki yan kuruluşu olan Hamle fabrikasının kaynak verimliliği ve güvenlik standartlarının iyileştirilmesine de destek olacağı vurgulanan açıklamada, söz konusu kredinin, Ülker Bisküvi’nin doğal hayata tam uyum ve verilen zararlarının azaltılması hedeflerine ulaşmasını da teşvik ettiği bildirildi.
Türkiye’nin depreme dayanıklı biçimde yeniden inşa edilip güçlendirilmesi için önemli oranda özel ve kamu finansmanına ihtiyaç duyduğu ifade edilen açıklamada, yapı stokunun sağlamlaştırılması ve olası depremlere karşı önlem almanın ülke ekonomisi ve insan hayatını korumak açısından hayati önem taşıdığına dikkat çekildi.
IFC’nin, 50 yılı aşkın süredir Türkiye’de özel sektörün gelişimini desteklediği ve sadece son 10 yılda yaklaşık 20 milyar dolarlık yatırım sağladığı bildirilen açıklamada, Türkiye’nin, Mart 2024 itibarıyla 5,2 milyar dolara yakın taahhütlü portföyle IFC’nin dünya genelinde işbirliği yaptığı üçüncü büyük ülke konumunda olduğu kaydedildi.
“SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME HEDEFLERİMİZE ULAŞMADA KRİTİK ROL OYNAYACAK”
Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Ülker Bisküvi Üst Yöneticisi (CEO) Mete Buyurgan, “IFC ile yapılan bu anlaşma, şirketimizin sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayacak.” ifadesini kullandı.
Şirket olarak sürdürülebilirlik ilke ve uygulamalarını ticari faaliyetlerde önceliklendirdiklerini anlatan Buyurgan, bu anlaşmanın şirketin işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılayarak rekabetçi büyümeyi destekleyeceği, sürdürülebilirlikle ilişkili girişimlere daha fazla yatırım yapmaya ve uluslararası pazarlardaki varlıklarını genişletmeye olanak sağlayacağını aktardı.
IFC Türkiye ve Orta Asya Direktörü Wiebke Schloemer de özellikle geçen yıl yaşanan yıkıcı depremlerin ardından, Türkiye’de olduğu kadar Kazakistan’da da sürdürülebilir ekonomik büyümeyi desteklemek ve istihdam yaratmanın kurumun önceliği olduğunu belirtti.
Schloemer, bu projenin doğal afetlere karşı dayanıklılığı artıracağına dikkati çekerek bir yandan da lider bir gıda üreticisi ve ihracatçısına karbon ayak izini azaltma ve iklim değişikliğine uyum sağlama konusunda destek vereceğini vurguladı.