Sultanahmet, Süleymaniye ve Nuruosmaniye camilerindeki yazılardan etkilenip hattatların eserlerini örneklemeye başlayan Zekeriya Tezcan, karbon kağıdıyla yaptığı çizimleri mermer, ahşap, strafor gibi çeşitli objelere oyma yöntemiyle işliyor.
Karabük’te yaşayan 77 yaşındaki Tezcan, gençliğinde babasıyla İstanbul’da Sultanahmet, Süleymaniye ve Nuruosmaniye gibi selatin camilerini ziyaret etti. Camilerde mermerlere işlenmiş hat yazıları Tezcan’ın dikkatini çekti.
Kendisinde bir hat merakı oluşan Tezcan, 1973 yılında Hamit Aytaç gibi çok sayıda ustanın eserlerini örneklemeye başladı.
Hattatların eserlerini karbon kağıdıyla örnekledikten sonra aktardığı ahşap, plastik, mermer ve strafor gibi yüzeylere oyma yöntemiyle işleyen Tezcan’ın eserleri yurt içinde ve dışında yaşatılıyor.
İhlas Haber Ajansı (İH) muhabirine konuşan Zekeriya Tezcan, “İstanbul’a babamla beraber gittik. Bu tarihi Ayasofya ve Topkapı’yı müzeleri gezerken Süleymaniye’de Sultanahmet’teki o tarihi hat yazılarını gördüm. Onların mermerlere nasıl işlendiğini merak ettim. Dantel gibi işlendiğini gördüm. Onlar bana bir sempati, bir sevgi belirtti. Mesleğimde ben zaman içerisinde tornacılık mesleğine sahip olduğum için gemilerle uğraşırken o zamanlar İslam’ı gazetelerinden ve dini yayınlardan cumhuriyetin ilk Osmanlı’nın son hattatı Hamit Aytaç Hocamızdan gazete kanalıyla bu hat yazmasını gösteriyordu. Ben de ondan alıntı yaparak görerek, bir merak sahibi oldum” dedi.
İlk olarak demir, bronz gibi çeşitli aksesuarlara yazılar yazmaya başladığını belirten Tezcan “Sonra Karabük’e gelince straforlara yazıyorum. Ondan sonra Safranbolu’nun meşhur beyaz taşları var. Onları işlemeye başladım. Ben de böyle bunu devam ettirmekteyim. Yaşım da şu anda 77. Tabii ki kolay değil artık yaşlandım” diye konuştu.
“Benim için en büyük para o eserimin o camiye konulmasıdır”
Safranbolu Merkez Camii için hat levhaları yaptığından bahseden Tezcan, “Safranbolu Merkez Camisi’ne o büyük Aşere-i Mübeşşere isimlerini yazdım. Allah, Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Hüseyin efendilerimizin isimlerini yazdım. Onları oraya ücretsiz verdim. Oranın da görevlisi Kazım hocamız, Allah razı olsun, bize yardımcı oldu. Malzemeyi alıverdiler. Ben yaparım ama para almam dedim. Benim için en büyük para o eserimin o camiye konulmasıdır. Ancak öyle kabul ediyorum dedim. Yapımı 1 sene sürdü. Kabartma olsaydı daha çabuk ve seri yapardım. Beni çok zorladı” şeklinde konuştu.
Tezcan, eserlerinin Türkiye’nin çok sayıda camisinde yer aldığını söyledi. – KARABÜK