ANTALYA – Türkiye, Ramazan Bayramı’nda Antalya Tünektepe teleferik hattında bir kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin tedavi altında olduğu ve 184 kişinin bir gün boyunca tellerde mahsur kaldığı kazayı konuştu.
Saatler süren kurtarma çalışmaları, teleferikte tahliye hattı olmadığı için helikopterlerle sağlanırken, kamuoyu gündemine şu sorular düştü: Kaza neden oldu? Neden bir tahliye hattı yoktu? Kazayı getiren ihmal, yapımda mı bakımda mı yaşandı? Kim sorumlu?
Yanıt bekleyen tüm bu soruları, sürecin kilit isimlerinden, teleferik soruşturması tutuklularından Mesut Kocagöz’e sorduk. Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne AK Partili Menderes Türel’in başkanlık yaptığı 2017’de teleferik hattından sorumlu belediye şirketi ANET A.Ş.’in başına geçip, 2019’da CHP’li Muhittin Böcek’in başkan olduğu dönemde de bu görevi sürdüren CHP’li Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, teleferik soruşturmasında gözaltına alınıp tutuklanmadan önce 7 yıl boyunca neler yaşandığını tüm detaylarıyla anlattı.
İTİRAZLARA RAĞMEN YAPILMIŞTI
Tünektepe Sarısu Teleferik Hattı, 2016’da yapıldığı dönemde dik bir yamaçta olması, doğanın içinde olup ormandan geçmesi ve tarihi döner gazinoyu içine alması nedeniyle meslek odaları ve çevre derneklerince eleştirilmiş, ama inşaat çalışmaları sürdürülmüştü. İçişleri Bakanlığı’na bağlı İl Özel İdare tarafından başlatılan proje, Antalya Valiliği tarafından Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmiş, devirden sonra projenin ihalesi de yenilenmişti. Tünektepe Teleferik ve Sosyal Tesisleri, tüm teknik ve çevresel itirazlara rağmen 2017’de tamamlandı, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Menderes Türel tarafından faaliyete açıldı. Teleferik hattını kuran ve bakım-onarım işlerini üstlenen şirket, Büyükşehir Belediyesi’yle sözleşme imzalayan İzmir merkezli Mega Tower A.Ş.’ydi.
Kocagöz’ün tüm bu süreçte yaşanan gelişmelere ilişkin verdiği bilgilerden bazı satır başları şöyle:
‘EN BAŞINDAN BERİ PROBLEMLİ BİR YER’: Teleferik projesini, Özel İdare 2016’da başlatmış. Menderes Bey de projenin eksik kalan kısmını üzerine devralarak, Büyükşehir Belediyesi bünyesinde 2017’de tamamlamış. 2017’de teleferik ilk faaliyete geçtiğinde ANET A.Ş.’yi Mehmet Urcu yönetiyordu. Yine o yılın ağustos ayında ben bu şirkete atandım. Teleferiğin sorumluluğunu almak ilk günden beri zordu. Burası zaten en başından beri problemli bir yer. Benden önce kapatılıp tekrar açılmış. 2017’de burası yapılırken iki üç ortak kavga etmişler. İçlerinden bırakanlar olmuş. Şu anki şirket sahibine o dönemde ağır bakım işi verilmiş. ‘Bir işi en iyi bilen, o işi yapandır’ felsefesiyle ben de göreve geldiğimde değiştirmedim. Aynı şirketi devam ettirdim, bozmadım. Bugüne kadarki bütün ağır bakımları o şirket yaptı.
‘RÜYALARIMA GİRİYORDU, HEP KONTROL ETTİRDİM’: 2017’den görev yaptığım 2023 sonuna kadar her hafta pazartesi günleri teleferiği tatile sokarak sistemi kontrol ettirdim, her kontrolde bizzat başına gittim. Tutulan kayıtları kontrol ettim. Her yıl ocak ayında da hattı ağır bakıma aldırdık. Hani yoğun sezon bitiyor ya, işte ocak ve mart arasında duruma göre bir iki aylık ağır bakım yapılıyordu. Çünkü benim gece rüyalarıma giriyordu teleferik. Hepimizin çoluğu çocuğu var, Allah korusun vebali büyük diye, eksiği yok fazlası var yaptırdığım kontrollerin.
‘TAHTALI TELEFERİĞİ YAPAN İSVİÇRELİ FİRMAYA GİTTİM’: 2019’da Muhittin Başkan göreve geldiğinde “farklı yerlerden teklif alsanız” dedi, her yerden aldım. Dünyada iki tane teleferik konusunda uzman ülke var. Birisi Avusturyalılar, diğeri de İsviçreliler. O zaman Antalya’daki Olimpos Tahtalı teleferik hattını yapan İsviçreli firmaya gittim. Ağır bakım yapmayı kabul etmediler. En azından ağır bakımın kontrolünü yapmalarını istedim. Onlarda ağır bakımın kontrolünü yapan bir makine var. Dedim ki; parasını verelim, siz gelip kontrolü yapın. Cevaben, “Biz kendi yapmadığımız yerin kontrolünü yapmayız” dediler.
‘DEDİKODULAR GELDİ, AVUSTURYALILARA KONTROL ETTİRDİM’: Sonra Avusturyalıları bulduk bir vesileyle. Şu anki şirket hakkında, “Bu firma battı, bu adamların işleri bozuldu, malzemeden çalarlar” gibi dedikodular kulağıma gelince benim içime sinmedi. Ben de onları kontrol ettirdim. Avusturyalılar geldiler, ücret karşılığında kontrol ettiler. Yani teleferiği denetleyen firmayı denetim işine geldiler onlar, “Sorun yok” dediler, “uygun” raporu verdiler. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı da zaten mevcut firmadan, bütün kriterleri yerine getirmesi için “uygunluk belgeleri” istedi. Her yerden onay gelince doğal olarak, “devam etsinler” dedik, ilk firma denetimlere devam etti. Biz bu şirketle yola devam ettik.
‘PARA İÇİN HİÇBİR ÇOCUĞUN BOYNU BÜKÜLMEZ’: Ağır bakım çok maliyetlidir. Mesela aylık bakımların dışında 1 milyon liraya yakın ödeme yapılmış şirkete ağır bakım için. Neden veriyoruz biz bu parayı? Çünkü can taşıyoruz. Yoksa ben o şirketteki birkaç mühendisi belediyede işe alırdım, 300 bin liraya mal ederdim ağır bakım işini. 700 bin lira da belediye şirketine kalırdı değil mi? Ama biz teknik bir kurum değildik, bu şirket bu işi biliyor dedik. Eğer sorumluluk onlarda olursa disiplin çok daha yüksek olur, kontrolleri aksatamazlar dedik. Aynı şirket devam etti bu işi yapmaya. Para için hiçbir çocuğun boynu bükülmez. Öyle bir şey olabilir mi?
‘BUGÜN BİR SUÇLU ARANIYORSA BU ANET OLAMAZ’: ANET’teki bizim çocuklar da iyi çocuklardır. Genel müdüre vekalet eden arkadaşımız makine mühendisi. Gözaltı kararları yukarıdan geliyor bence. Onlar da bir şeyler yapmak isteyecek. Ama sonuç olarak bütün dosyalarda bakım ve kontrol raporları tam. Bugün bir suçlu aranıyorsa bu ANET olamaz. Aranan suçlu, bakımı yapan şirkettir. Biz kazadan sonra dosyalara baktık. Şirket son raporu, “Şu aksam değişecek, klemens değişecek, bu aksam yenilenecek” diye yazmış ve ANET bir tanesine bile hayır dememiş, hepsini yapmış. Şirketin tuttuğu tutanaktaki ihtiyaçların hepsi karşılanmış. Ve şirketin hak edişi de hiç geciktirilmeden verilmiş.
‘YILDIRIMI, BİLİRKİŞİ DE GÖRÜR DEDİLER’: Aralık ayından sonraki son ağır bakımda da problem yok. Peki nasıl oldu kaza derseniz, ben kazadan sonra inceledim. Halatı döndüren makaranın içinde sert kauçuk var. Isınmadan, aşınmadan ya da yıldırım çarpar bazen, bu etkiyle halatın yıpranmış olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Yıpranan halat mekanizmaya çarpınca sert plastik arada kalmış. Halat hareket edince direğe çok büyük baskı yapmış ve cıvataları kırarak ilerlemiş. Altı üstü kırılan direk kabinin altına vuruyor ve düşürüyor. Ekipler gece çıktılar direğe, fotoğraflarını çektiler. “Yıldırım bu, bunu bilirkişi de görür” dediler. Ama önceliğimiz insanları oradan kurtarmaktı. Herkes kurtarılana kadar nefesimizi tuttuk, bekledik.
‘NEREYİ VERİRSEN VER, ANET’İ VERME DEDİM’: İkincisi bu göreve ben talip olmadım. Özel bir şey değil, anlatabilirim. Beni 2019’da aday gösterip, elimi kaldırıp, sonra adaylıktan çektiler, mağdur oldum ya. Beni ikna etmek için Muhittin Başkan çağırdı. ‘Belediyenin 8 şirketi var, hangisini istiyorsan onun sorumluluğunu vereceğim’ dedi. Hislerim güçlüdür, herhalde ondan dedim ki; “Nereyi verirsen ver, ANET’i verme.” Neden diye sordu. Aynen şöyle söyledim: “Teleferik her hafta kontrolü de yapılsa çok büyük bir sorumluluk. Teknik raporları sürekli takip ediyorum ama yine de ben korkuyorum, geceleri uyumuyorum. Çok dik burası.”
‘BAŞKAN BÖCEK ‘SEN BURAYI BİLİYORSUN’ DEDİ’: Başkan Muhittin Böcek de “Sen burayı biliyorsun” deyip, ANET’in yönetimine verdi beni. Ben de her sabah dualarla giderdim, her yerini detaylıca kontrol ederdim. ANET’in bünyesindeki tek tesis teleferik değildi ama illaki her gün uğrardım oraya, son raporları incelerdim. Bir eksik var mı, bir ihtiyaç var mı, son güne kadar hiç aksatmadan takip ettim. Şükürler olsun o güne kadar hiç bir kaza yaşamadık.
‘ŞİMDİ SUÇU BANA ATMAYA ÇALIŞIYORLAR’: Lafın özü ben her yıl bakımları aksatmadan yaptırıp, bu şirketi de kontrol ettirdikten sonra 1 Aralık itibariyle ANET’teki görevimden ayrıldım. 1 Aralık’ta ben belediye başkan adaylığı için istifa ettiğimde yoğunluktan evime gidemiyordum ki ayrıldığım şirkete gideyim. Şimdi suçu bana atmaya çalışmaları çok üzücü. Zamanında 7 yıl boyunca yoğun denetim yapılmış, hiç kaza olmamış diye beni takdir edeceklerine, suçlu göstermeye çalışıyorlar. Bu süre içinde denetim eksikliği gibi bir şey söz konusu değil.
‘NE DEDİLERSE YAPTIK, HİÇBİRİNE ‘HAYIR’ DEMEDİK’: Burada önemli olan şu. Bilirkişiler biliyorsa bu işleri, ne olduğunu görürler. “Yıldırım daha önce çarpmış, her gün direğe çıkılmıyor, tespit edilmemiş” diyorlar ya eğer gerçekten öyleyse o zaman yapan firma suçludur, yapsaydı işini. Biz firma bize neyi raporluyorsa, ona göre önlem aldık. Yenileme için gereken kaynağı eksiksiz sağladık. Kapının kolu bozuk değişmesi lazım, aksamların değişmesi lazım, ne dedilerse yaptık, hiçbirine “hayır” demedik, çünkü can taşıyoruz.
1 YILDA 10 MİLYON LİRAYA YAKIN BAKIM HARCAMASI YAPILMIŞ: Bu yıl mesela baktım, 10 milyon liraya yakın bakım harcaması yapılmış. Bu çok yüksek bir rakam. Yani alınması gereken önlem alınmış. Her şeyin doğru yapılmış olması lazımdı. 7 yıldır bu işi yapıyorlar. Bugüne kadar hiç problem yaşanmamıştı, ilk defa şu anda oldu. Şimdi “CHP’li belediye başkanı teleferiği denetleyen şirketin başındaydı” diyorlar. Ne zaman ayrılmış bu belediye başkanı? Şu tarihte. O tarihe kadar kaza var mı? Yok.
‘SORUMLULUK O ŞİRKETTEYKEN, SUÇLU BİZ OLAMAYIZ’: Sonuç olarak şunu söyleyebilirim. Birincisi akıllı bir insan, bu adam ne zaman istifa etmiş diye açıp bakar değil mi? İkincisi, bizim çocukların bu konuda hiçbir problemi olamaz. Çünkü Büyükşehir şirketi ANET, ciddi para harcayarak işletmeyi şirkete veriyor. Öyle olmasa belediye 10 mühendisi kendi bünyesinde çalıştırır. Aşağı yukarı 1 milyon 200 bin lirayla bu işi çözer. Ama direk şirket üzerinden yapılıyor bu iş. Sorumluluk onların olsun deniyor. Bu süreçte bu kadar temkinli hareket etmişken, suçlu biz olamayız.